C-Optimum Kolajen Nedir?

C-Optimum Nedir?

HerAda, Synergene teknolojisi ile binlerce yıllık şifalı özleri, etkisi bilimsel çalışmalarla kanıtlanan O’young, Fortigel, LAPI Balık Kolajeni, Royal Jelly, Hyaluronik Asit ve Köpek balığı kıkırdak ekstresi ile buluşturdu. Eklem ve cilt sağlığı için özel bir formül geliştirdi.

Mükemmel Formülasyon

C-Optimum, SynergeneⓇ teknolojisi ile üretilmiştir. Synergene teknolojisinde; laboratuvar ve klinik çalışmalar ile her bir bileşen ayrı ayrı test edilir ve potansiyelleri en üst derecede olacak şekilde formüle dahil edilir. En üst seviyede biyoyararlanım sağlanır. C-Optimum Kulanım Alanları Eklemlerde ağrı ve tutukluğun giderilmesi Yaşlanma etkilerinin hafifletilmesi Cinsel performansın desteklenmesi Kıkırdak ve doku yenilenmesinin artırılması Cilt, saç ve tırnak güzelliğinin korunması Güçlü antioksidan ve antiinflamatuvar etkinlik Güçlü aminoasit içeriği ile sporcu beslenmesini destekler Sporcularda kas ve bağ doku gelişimini destekler

C-Optimum Neler İçerir?

FORTIGEL® : Eklem kıkırdağının yenilenmesine yönelik, ileri teknoloji ürünü, yenilikçi bir bileşendir. Kıkırdak dokusu hücrelerini besler. Yeni kıkırdak büyümesini aktive eder. Eklemleri pürüzsüz ve hareketli hale getirir. Tip 2 kolajen hidrolizatıdır.

FORTIGEL, insanları fiziksel olarak aktif ve hareketli tutarak yaşam kalitesini artırabilir.

LAPI Balık Kolajen : Tilapia ve Basa balıklarından elde edilen kolajen peptidleridir. Yapılan araştırmalar, kolajen peptitlerinin sağlıklı bir yaşam biçimini desteklediğini göstermektedir. Cilt güzelliği, kas, kemik ve eklem sağlığı, kilo yönetimi programı ve dengeli protein karışımları için en açık seçimdir. Kolajen peptidi, saf bir protein olarak, kilo yönetimi programlarında yardımcı olabilecek iştah bastırıcı bir etkiye sahiptir.

Shark Cartilage (Köpek Balığı Kıkırdağı) : Köpek balığı kıkırdağı, osteoartritte azalan kıkırdak dokusunun güçlendirilmesi ve yerine konulması amacıyla da kullanılır. Cildin daha sıkı ve gergin görülmesine yardımcı olur. Kansere karşı savaştığı bilinir.

Glukozamin HCL : Eklemlerde osteoartrit ile ilişkili ağrı, sertlik ve şişliği azaltır. Diz veya kalça osteoartriti olan kişilerde hareket kabiliyetini artırır. OA’ya bağlı orta şiddette ağrısı olan hastalar, glukozamin kullanımları ile birlikte ağrılarında belirgin bir azalma olduğunu bildirmişlerdir.

Goji Meyvesi Tozu : Kolesterol seviyelerini düşürebilir, kan basıncını düzenleyebilir, bağışıklık sistemini güçlendirebilir, kan şekeri seviyelerini ve hormonal dengeyi düzenleyebilir, kilo azaltmada yardımcı olabilir, yaşlanma sürecini yavaşlatabilir ve kanseri önlemeye yardımcı olabilir. Geleneksel Çin Tıbbında zengin kimyasal bileşimi ve faydalarından dolayı 2000 yıldan fazladır kullanılmaktadır.

Koenzim Q 10 : Yaşlanmanın etkileri ile savaşır. Enerji metabolizmasını düzenler. Yapılan klinik çalışmalarda, koenzim Q10 desteğinin yaşam kalitesini arttırdığı ve kalp sağlığını desteklediği gösterilmiştir.

Royal Jelly (Arı Sütü) : Arı sütünün bu zengin içeriğinin, yaşlanmayı yavaşlatma üzerine önemi binlerce yıldır bilinmekte ve kullanılmaktadır. Antioksidan, antibakteriyel, anti-alerjik, antitümör, antiinflamatuvar, antihipertansif ve anti-aging özellikler gösterir. Arı sütünün en önemli etkilerinden bir tanesi de üreme sağlığı üzerinedir. Özellikle sperm sayısı ve hareketliliğinde de etkili olabilir. Testisin olgun ve aktif miktarını artırarak leyding hücrelerinin (testosteron üreten hücreler) yapısını iyileştirebilir. Bu etkiler, erkeklerde performans artışını desteklemeye yardımcı olur. Yaşla birlikte azalan cinsel fonksiyonları destekler.

O’young (Brokoli Filizi Ekstresi) : Trigliseridi, kan lipidlerini, LDL’yi düşürür. Antioksidan ve anti-inflamatuvar özelliği ile kardiyovasküler ve üst solunum yolu hastalıklarına karşı koruma sağlar. Oksidatif stres ve kan basıncını azaltır. Mide ülserini yapan bakterilere karşı etkisi olduğu bilinmektedir. Bu da ülser riskini düşürür.

Bromelain : Proteaz enzimi içerir. Anti-inflamatuvar ve ağrı kesici özelliktedir. Ödem atmaya yardımcı olur.

Çinko : Erkeklerde sadece hafif bir çinko eksikliğinin diyet yoluyla tetiklendiği deneysel insan modelindeki çalışmalarda, serum testosteron düzeyi azalmış, oligospermi (sperm sayısında azalma) olduğu görülmüştür. Çinko, yaşlılık etkilerini geciktiren pek çok enzimin yapısında yer alır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Saç dökülmelerini önler, tırnakları güçlendirir.

Hyalüronik Asit : En fazla miktarlar ciltte, bağ dokusunda ve gözlerde bulunur. Cildin daha genç ve pürüzsüz görülmesine yardımcı olur, kırışıklıkları azaltır. Hyalüronik asit, bununla birlikte kemik ve kıkırdak dokunun sağlığı için de son derece önemlidir. C-optimum içinde yer alan Hyalüronik asit, Synergene teknolojisi ile birlikte kıkırdak yenilenmesi ve güçlendirilmesine yardımcı olur.

Kurkumin : Anti-inflamatuvar, antioksidan ve anti-mikrobiyal etkileri vardır. Ayrıca kan şekeri ve kan lipit değerleri üzerine olumlu etkileri bulunmaktadır. Metabolik sendrom yaşayan hastalarda olumlu etkileri bulunmaktadır. Yapılan klinik çalışmalarla Kurkumin’in OA’lı hastalarda olumlu etkilerinin olduğu kanıtlanmıştır.

Piperin : Metabolizmayı düzenleyen enzimler üzerinde etkileri vardır. Kurkumin ile birlikte uygulandığında, kurkuminin metabolizma üzerindeki aktivitesini arttırmaktadır.

Vitamin D : Eksikliğinde kronik yorgunluk, depresyon, diyabet, hipertansiyon, romatizma, kalp hastalıkları hatta kanser gibi hastalıklar oluşabilir. D vitamini eksikliğinde kemiklerde yumuşama ve zayıflama gelişir. Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcıdır. Cilt sağlığının korunması ve gençleşmesinde önemli rol oynar. Cilt hasarını onarır, cilt yaralanmalarından kaynaklanan enfeksiyonları önler ve cildi gençleştirir.

Coptimum’u deneyin. Eklem sağlığınıza, güzelliğinize ve hareketli günlük yaşantınıza nasıl katkı sağladığını keşfedin.

Coptimum’un cilt sağlığınızı, güzelliğinizi ve yaşam kalitenizi nasıl arttırdığını fark edin.
Coptimum’un hayatınıza getirdiği ışıltıyı hissedin.

Güneşin zararlı UV ışınlarına karşı kolajen kullanmak yararlı olabilir mi?

Güneş, dünyamızın tek enerji kaynağıdır. İnsan gözünün görebildiği ve göremediği ışık kaynağıdır. Gözle göremediğimiz ışık için ultraviyole yani mor ötesi tanımını kullanıyoruz. Mor ötesi ışıklar aynı zamanda radyasyon ışıklarıdır. Bu nedenle tanımlamada ultraviyole radyasyon ifadesini kullanırız.

Ultraviyole Radyasyon Tipleri

Ultraviyole A (UVA): Dünya yüzeyinde bize ulaşan UV’nin çoğu (%98,7) UVA tipindedir ve ozondan etkilenir.

Ultraviyole B (UVB): UV’nin %1,3’ü yeryüzüne ulaşır ve ozondan oldukça etkilenir.

Ultraviyole C (UVC): UVC ışınları çoğu atmosferik nitrojen, oksijen ve ozon tarafından emildiği ve geri kalanı saçıldığı için yeryüzüne ulaşmaz. Ozon tabakasındaki delinme nedeniyle aşırı güneş alan bölgelerde UVC varlığı tartışılmaktadır.

Ultraviyole İndeks Değeri ve Derecesi, maruz kalınan UV radyasyonun şiddetini ve zararlarını ölçmek için kullanılır.

Ülkemiz güneşli bir ülkedir ve UV değerleri yaz mevsimlerinde yüksek, çok yüksek ya da aşırı yüksek olabilmektedir.

UV Radyasyon Zararları Nelerdir?

Az miktarda güneşe maruz kalma; kemik gelişimine, vitamin sindirimine vb. katkı sağladığından birçok organizma için yararlıdır. Fakat aşırı maruz kalma, ultraviyole radyasyonun cilde kalıcı zarar verme riskini arttırır. UVR; güneş yanıkları, cilt kanseri ve diğer cilt hastalıkları, katarakt ve diğer göz hastalıkları, bağışıklık sistemi ile ilgili rahatsızlıklar gibi sağlık problemlerine neden olur.

Orta Avrupa’da ozon tabakasının etkili kalınlığı, her yıl yaklaşık % 0,5 civarında azalmaktadır. UV ısınlarının etkisini artıran ve dolayısıyla, güneş ısınlarının artan etkinliği ile ilgili olan bu azalmaya yönelik mevcut ölçümler ve model çalışmaları, ozon tabakasındaki her %1’lik azalmanın UV ısınlarından ileri gelen cilt kanseri oluşumunu %1-3 arasında artırdığını bildirmektedir. Günümüzde, cilt kanseri oluşumuna sebep olarak UV ısınlarının oynadığı rol şüpheye yer bırakmaksızın kabul görmüştür. UV ısınları nedeniyle insanların cilt tümörlerine karsı bağışıklığının azaldığı ve bu nedenle UV ısınlarının bu tümörlerin gelişimiyle indirek ilgili olduğu nispeten yeni bir bilgidir.  Günesin yakıcı ısınları gözlere de zarar verebilir. Deliller uzun süreli güneş ısınlarına maruz kalmanın görmeyi azaltan ve sürekli körlüğün başlıca nedeni olan, gözbebeklerini örten kataraktı başlattığını göstermektedir. Ozon tabakasındaki %10’luk sürekli azalma sonucunda küresel olarak her yıl yaklaşık iki milyon yeni katarakt vakasının ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir.

UV radyasyon, vücudun erken yaşlanmasına, kanser, tip 2 diyabet, Parkinson gibi metabolik hastalıkların gelişmesinde önemli bir rol oynayan serbest radikallerin de oluşumunda çok önemli rol oynamaktadır.

UV Radyasyon Zararlarına Karşı Neler Yapılabilir?

Mutlaka güneş koruyucu ürünler, şapka, güneş gözlüğü kullanılmalı. Güneş ışığından kaçınılmalıdır.

‘’Laboratuvar ortamında yapılan bilimsel çalışmalarda, oral kolajen kullanımı hyaluronik asit yapımını düzenleyerek, UV nedeniyle oluşan cilt yaşlanmasını düzeltebildiği gösterilmiştir’’1

C-optimum Likit Kolajen

Türkiye’de ilk ve tek Fortigel Sığır Kaynaklı Kolajen (Tip 2), Lapi Balık Kaynaklı Kolajen (Tip1, 3, 4, 10 ve 27) C-optimum Likit Kolajen’de bir arada!

1.000-2.000 Dalton Molekül ağırlığı ile kolay emilim, maksimum biyo-yararlanım sağlar.

C-optimum Likit Kolajen 2500 mg Lapi® Balık Kolajeni içermektedir.

Cilt sağlığını artırmadaki etkinliğinin, diğer balık kolajenlerine oranla anlamlı derecede üstün olduğu bulunmuştur.

Tip 1 Kolajen: Cilt sağlığı için vazgeçilmezdir. Cildin nem tutma kapasitesini artırır,  kırışıklıkları azaltır, cilt rengini düzenler ve elastikiyet kaybını önler. 

Tip 3 Kolajen: Cilt sarkmalarının önlenmesinde etkilidir. Ağsı yapısı ile cildin toparlanmasına yardımcı olur..

Tip 4 Kolajen: Cilt altı dolgusu gibi görev yapan, jelimsi bir dolgudur.

Tip 10 Kolajen: Bağ dokunun yenilenmesini uyarır.  

Tip 27 Kolajen: Cilt, kıkırdak ve kemik yenilenmesi için önemlidir.

C-optimum Likit Kolajen 5000 mg Fortigel®  Sığır Kolajeni içermektedir.

Tip 2 Kolajen: Eklem ve kemik sağlığının desteklenmesinde 1979 yılından beri başarı ile kullanılmaktadır.

Antioksidanlar ve UV Hasarının İyileştirilmesi

Antioksidanlar, serbest radikallerin hücresel düzeyde yaptığı hasarları, önleyebilir, durdurabilir ve iyileştirebilirler. Yapılan bilimsel çalışmalarda da antioksidan kullanımının, serbest radikal hasarına karşı etkili olduğu gösterilmiştir.

Kısa süreli bile olsa UVB radyasyona maruz kalındığında gözde serbest radikallerin arttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

C-optimum Likit Kolajen güçlü antioksidan ve antiinflamatuvar içeriğe sahiptir. Fortigel Sığır Kolajeni ve Lapi Balık Kolajeni ile birleşen bu güçlü formül ile ideal destek sağlar.

Koenzim Q 10: Güçlü bir antioksidandır. Serbest radikallerin zararlı etkileri ile savaşır. Cilt ve kalp sağlığı için yararlıdır. Koenzim Q 10 hücreleri kolajen yapmaları için uyarır, kolajeni parçalayan serbest radikal hasarını tedavi eder, kolajen fibrillerinin bütünlüğünü korur, kolajeni parçalayan kollajenaz enzimini durdurur.

Goji Berry: Bitkisel Polifenoller son derece güçlü antioksidanlardır. Goji Berry, oldukça zengin bir kaynaktır. A, C vitamini, bitkisel Polifenoller, demir ve mangan içerir. Goji Berry, güçlü antioksidan etki gösterir ve görme fonksiyonlarını da destekler.

Çinko: Çinko, çok güçlü bir antioksidandır ve kolajen sentezi için şarttır. Yapılan bir hayvan çalışması, sadece 8 günlük çinkodan fakir diyetin kas yoğunluğu, kemik ve kıkırdaklardaki kolajen yoğunluğunu, sentezi ve dönüşümünü olumsuz etkilediğini göstermiştir. Tibiadaki kolajen yoğunluğu, %40-80 oranında azalmıştır. C-optimum Formülündeki Çinko ile kolajen sentezinin yapımını destekler.

O’young: 5 günlük brokolideki filizindeki Sülforafan seviyesi olgun brokoliden 4 kat daha fazla bulunmuştur.  AR&GE laboratuvarında yaptığı çalışmalarda, 5 günlük Brokoli filizinin özünü saflaştırmayı başarmıştır. Patentli ve ödüllü bu öze O’Young ismi verilmiştir. Yapılan deneysel çalışmalar ile O’young’ın antioksidan etkinliği gösterilmiştir.

İnsülin direncini önleyici etkileri bulunduğu ortaya konulmuştur. Şeker hastalığı komplikasyonlarını azaltır. Ayrıca serum trigliserit ve okside LDL/LDL kolesterol oranına olumlu etkisi vardır. Trigliseridi, kan lipidlerini, LDL’yi düşürür. Antioksidan ve anti-inflamatuvar özelliği ile kardiyovasküler ve üst solunum yolu hastalıklarına karşı koruma sağlar. Oksidatif stres ve kan basıncını azaltır. Mide ülserini yapan bakterilere karşı etkisi olduğu bilinmektedir. Bu da ülser riskini düşürür.

Bromelain: Bromelain, ananas bitkisinden elde edilen sulu bir özüttür. Proteaz (proteinleri parçalama yeteneği olan) enzimi içerir. Anti-inflamatuar ve ağrı kesici özelliktedir.

Hyaluronik Asit: Hyaluronan olarak da bilinen hyalüronik asit, vücut tarafından doğal olarak üretilen berrak, yapışkan bir maddedir. En fazla miktarlar ciltte, bağ dokusunda ve gözlerde bulunur. Hyalüronik asit, oral yolla alındığında cildin daha genç ve pürüzsüz görülmesine yardımcı olur. Kırışıklıkları azaltır.

D Vitamini: Bağışıklık sistemi için önemlidir. Sağlıklı kemikler ve dişler için gereklidir.

Arı Sütü: Arı sütünün bu zengin içeriğinin, yaşlanma etkilerini yavaşlatmadaki önemi binlerce yıldır bilinmekte ve kullanılmaktadır.

Arı sütünün, yaşlılıkla birlikte yavaşlayan motor fonksiyonları düzeltmeye yardımcı olduğu gösterilmiştir. Arı sütü, yaşlanmakla birlikte azalan yaşam kalitesini yükseltir.

Kurkumin: Kurkuminin anti-inflamatuar, antioksidan ve anti-mikrobiyal etkileri olduğuna dair kanıtlar vardır.

Ayrıca kan şekeri ve kan lipit değerleri üzerine olumlu etkileri bulunmaktadır. Metabolik sendrom yaşayan hastalarda olumlu etkileri bulunmaktadır.

Bioperin: Antioksidandır. Kurkumin ile sinerjik etki gösterir.

Köpekbalığı Kıkırdağı: Çok güçlü antiinflamatuvar etkisi vardır. Kıkırdak dokunun yenilenmesine yardımcı olur. Artrit ve sedef hastalığı için köpekbalığı kıkırdaklarından elde edilen ekstrelerin doğrudan cilt üzerine uygulanması da vardır.

Glikozamin: Glikozamin, kıkırdak yapımında hayati öneme sahiptir. Yaşlandıkça, kıkırdak daha az esnek hale gelebilir ve kireçlenebilir, Glikozamin’in bu süreci yavaşladığına dair kanıtlar mevcuttur.

Osteoporoz genel popülasyonda önemli bir sağlık problemidir. Elli yaş ve üzerinde beklenen osteoporoz sıklığı kadınlarda %13-18, erkeklerde %3-6’dır1

Osteoporoz Nedir?

Osteoporozun ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için sağlıklı normal kemik ve osteoporozlu kemik çizimlerine bakmak yararlı olabilir.

Sağlıklı normal kemikler sürekli bir yıkım ve yeniden yapım döngüsü içindedir. Böylelikle kemik doku sürekli yenilenerek sağlamlığını korur.

Yaşla birlikte kemiğin yenilenme hızı da değişir, yeni kemik dokusu yapımı zorlaşır. Kemiğin içinde por (gözenek, boşluk) oluşumları başlar. Kırılganlığı artar, baskı ve yüke karşı direnci azalır.

Yaşlılıktaki kalça kırıklarının büyük bir nedeni osteoporozdur.

 

OSTEOPOROZA BAĞLI  KIRIKLAR HER 3 SANİYEDE BİR OLUŞUR 1

  • Osteoporozun dünya çapında 200 milyon kadını etkilediği tahmin edilmektedir.
  • 60 yaşındaki kadınların yaklaşık onda biri, 70 yaşındaki kadınların beşte biri, 80 yaşındaki kadınların beşte ikisi ve 90 yaşındaki kadınların üçte ikisinde osteoporoz görülmektedir.
  • Kalça kırıklarının yaklaşık %75’i kadınlarda görülür. Kalça kırıklarının yaklaşık %20-25’i erkeklerde görülür. Kalça kırığından sonraki ilk 12 ayda genel ölüm oranı yaklaşık %20’dir ve erkeklerde kadınlara göre daha yüksektir.
  • 50 yaş üstü erkeklerde osteoporotik kırık yaşama riskinin %27’ye kadar olduğu ve yaşam boyu prostat kanseri geliştirme riskinden %11,3 daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
  • Fiziksel hareketsizlik ve hareketsiz bir yaşam tarzının yanı sıra bozulmuş nöromüsküler fonksiyon (örneğin, azalan kas gücü, bozulmuş yürüyüş ve denge) kırılganlık kırıkları geliştirmek için risk faktörleridir.
  • Düşmeler kırıklara katkıda bulunur – kalça kırıklarının %90’ı düşmelerden kaynaklanır. 65 yaş üstü insanların üçte biri her yıl düşer, yaşlılarda düşmelerin yaklaşık %10-15’i kırıkla sonuçlanır ve bir önceki yıl düşenlerin yaklaşık %60’ı tekrar düşer.
  • Önceki bir kırık, herhangi bir kırık riskinin %86 oranında artmasıyla ilişkilidir.
  • Kalça kırıklarının yaklaşık %75’i 65 yaş ve üzeri hastalarda meydana gelir.
  • Dünya çapında, 50 yaşın üzerindeki her 3 kadından 1’i ve 50 yaşın üzerindeki her 5 erkekten 1’i osteoporotik kırıklar yaşayacaktır.
  • 2050 yılına kadar, dünya çapında erkeklerde kalça kırığı insidansının 1990’daki oranlara kıyasla %310 ve kadınlarda %240 oranında artacağı tahmin edilmektedir.
  • Düşük BMD kırık riskini artırsa da, kırıkların çoğu postmenopozal kadınlarda ve orta derecede risk altındaki yaşlı erkeklerde görülür.

Osteoporozdan Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?

Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı osteoporozdan korunmak için önemlidir. Fiziksel aktivite, kilo verilmesi osteoporoz riskini azaltmaya yardımcı olur. Kadınlar osteoporoza erkeklerden daha fazla yatkındır.

Sigara kullanımının kemik yoğunluğunu olumsuz etkilediği bulunmuştur. Aktif ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak pek çok olumsuzluğun yanı sıra kemikler için de zararlıdır.   

Düzenli olarak doktora gidilmelidir. Bu ihmal edilmemesi gereken bir durumdur.

Kolajen ve Osteoporoz

Kemik dokusunun üçte birini kolajen lifler oluşturmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda Kollajen hidrolizatın, osteoporoz ve osteoartritte olumlu bir terapötik role sahip olduğu gösterilmiştir.  Potansiyel olarak kemik mineral yoğunluğunu arttırır, eklem kıkırdağı üzerinde koruyucu bir etkiye sahiptir ve ağrının semptomatik rahatlamasını sağlar.